Kağıthane Kurye
Kağıthane Kurye Şirketi – 0532 680 76 27
Her zaman Kağıthane kurye ismi ile hizmete başlayan, fakat kısa süre içerisinde donanımlarını geliştirip, alt yapısını güçlendirerek İstanbul’un iki yakasına ve çevre illere de hizmet götüren bir ulak şirketi olan kuruluşumuz, kaliteli ve profesyonel dağıtım etütleriyle sektöründe farkını ortaya koymaktadır. Bireysel ve kurumsal alandan müşterilerin ihtiyaç duyduğu davetiye, zarf, duyuru, broşür ve evrak gibi konşimento ulaştırmalarını, en kısa süre içerisinde, sahip olduğu sorumluluğun bilinciyle, güvenli ve sorunsuz olarak distribütörlüğünü sağlayan firmamız, bu servislerini iletim hızlarına göre standart, ekspres, gece kuryesi alternatifleri adı altında gerçekleştirmektedir.
Kağıthane kurye işlerini hızlı personel seçeneği ile kısa zaman diliminde ulaşması gereken iletileri 45 ile 60 dakika arasında adreslere teslim ederken, süre sıkıntısı olmayan fakat aynı gün içinde alıcısına teslim edilmesi gereken ordinolar için de standart kurye hizmetlerini devreye sokarak en geç üç saat içerisinde alıcısına ulaştırıyoruz. Ayrıca 7 /24 hizmetleri dahilinde, mesai saatleri dışında devreye giren gece kuryesi ekipleri ile hizmet yolculuğuna sabaha kadar devam etmektedir. Dağıtımlarını yaya, motorlizesi olan, en hızlı ve emniyetli gönderi teslimi için alanında deneyimli ve hizmet içi eğitimi almış çalışan kadrosu oluşturan şirketimiz, başarılı olduğu kadar ekonomik çözümlere imzasını atar.
Kâğıthane, İstanbul’da Haliç’e dökülen bir dereyle, bunun vadisinde eski kâğıt imalathanelerinin bulunması nedeni ile bu adı almıştır. Zamanında bu imalathaneler dışında; un değirmenleri ve baruthanelerin bulunduğu, düzlük kesimlerde ise cirit oyunları ve ok atışı için talim sahaları bulunduğu bilinmektedir. 1530 haziran ayında Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Şehzade Mustafa ve Şehzade Mehmet ile Şehzade Selim’in sünnet düğünleri At Meydanı’nda başlamış ve üç hafta devam ettikten sonra Kağıthane kurye sahrasında bir koşu ile sona ermiştir.
Kâğıthane 18. yüzyıldan önce de lâleleri ile meşhurdu. Evliya Çelebi buradaki (Lalezar Mesiresi’nde) “Kağıthane Lalesi” ismiyle meşhur “Lale-i Günegün”den bahsederek, “Lale vakti buraya gelenlerin aklı perişan olur” diye yazmıştır. 18. yüzyılda III. Ahmet’in veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın zamanında Lale Devri ile dillere destan olmuştur.
28. Çelebi Mehmet Efendi’nin Paris’ten getirdiği Versailles bahçe ve köşklerinin planlarına göre, Kağıthane deresi etrafında padişaha ile vezirlere özgü 60 kadar kasır ve köşk yapılmış ve kıyılar, zamanın münevverlerinin devam ettiği büyük bir Bektaşi Tekkesi ve mezarlığının bulunduğu Karaağaç düzenlenmiştir. Dere kenarları kavak ve çınar ağaçları ile süslenmiştir. En meşhur Kasır, “Sadabad” olarak anılmaktadır. Derede çağlayanlar yapılmış, geceleri kaplumbağalar üzerine mumluk dikilerek Lale bahçeleri arasında çırağanlar düzenlenmeye başlanmıştır. O yıllarda lale tarlaları, havuzlar, fıskiyeler ve renk renk görünen köşkler birbirini tamamlayan unsurlardı. Yine Sütlüce mevkiinde Giresunlu ve Karaağaç Tekkesi isimli Osmanlı münevverlerinin devam ettiği Bektaşi tekkeleri mevcut idi.
Bahçe ve kasırlarının öyküleri, halk arasında türlü dedikodulara yol açmış, bilhassa eğlencelerin alıp yürümesi hoşnutsuzluklara, eleştirilere neden olmuştur. Edebiyata da konu olan bu görünüm ve yapıtlar Patrona Halil İsyanı’nda yıkılarak düz bir alan haline getirilmiştir. Eğlence merasiminin zamanı ilkbahardı. Hıdırellezden itibaren halk kayıklarla, arabalarla tatil günlerinde bu yöreyi doldururdu. Birçok toplantıların yapıldığı, resmi ziyaretlerin, düğünlerin düzenlendiği bir yerdi. 1808 yılında Alemdar Mustafa Paşa’nın davet ettiği İmparatorluk Ayanhane’den ve eşrafı, Kağıthanede toplanarak meşhur “Sened-i İttifak”ı düzenlemişlerdir. Bugün hemen hemen hatıra yoktur. Muşhur Karaağaç Tekkesinin kalıntıları üzerine bir partinin il merkezi binası yaptırılmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Çağlayan ve İmrahor Kasırları yıktırılmış, hatta dere içindeki çağlayanı sağlayan oyma mermer kaideler ve eski nişan taşları da sökülmüş, bugün bir harabe haline gelmiştir.
1481-1512 yılları arasında Osmanlı padişahlarından II. Beyazıt devrinde Candereci Muhittinzade Vakfı ile kurulan ve açıklandığı şekilde devreler geçiren Kağıthane kurye köyü’nün ilk nüvesi, Merkez mahallesindeki yerleşmelerle başlamıştır. Halen Belediye Meydanına bakan “Daye Hatun Camii” bu devirden kalmadır. Eski tarihsel yapıyı taşıyan ahşap evlerden birçok örnek halen göze çarpmaktadır. Bugün İstihkam Okulunun yapıldığı yerde eski kasr yanında günümüze gelmiş olan “Sadabad Camii” bulunmaktadır. Sadabad bahçe ve mesireleri, Osmanlı-Türk toplumundan doğan bütünleşme özelliklerini ortaya koyan önemli örneklerden birisidir. Doğal özellikleri, nedeniyle Kağıthane daha Sadabad bahçeleri gelişmeden de İstanbulluların ve hükümdarların doğa ile bir araya geldikleri yerlerin önde gelenlerindendir. Hükümdarlardan ilk defa Kanuni Sultan Süleyman’ın ilgisini çekmiş olan Kağıthane kurye hizmetleri, III. Ahmet devrinde yaptırılan Sadabad Kasrı ile imar edilmeye başlandı